14 Ağustos 2013 Çarşamba

MiNöR Edebiyat


Deleuze’ün Kafka’nın yazın içerisindeki pozisyonunu açıklamak için kullandığı bir terim Minör Edebiyat... Bazı temeller üzerinde  yükselen bir kavram. Peki bunlar neler?
İlk olarak Örneğin Varşova ve Prag çevresinde belli bir etnik yapıda gelişmesi gerekiyor. Kafka’nın ait olduğu Yahudi çevre böyle bir ortam...İkinci olarak Minör Edebiyat minör bir dilden oluşmuyor, daima büyük bir dilin parçası olmak zorunda . Deleuze buna kağıt üzerindeki dil diyor. Biraz açacak olursak Kafka’nın durumunda bu Almanca yazan bir Çek Yahudisi olarak karşımıza çıkıyor. Başka pozisyonlar için de bunu geliştirebiliriz; Rusça yazan Özbek yazar ya da İngilizce yazan Hintli yazar gibi...
Minör Edebiyatın bir özelliği de daima politik konuların ön planda olması. Majör edebiyatlarda yazarlar, aile , karşı cins, toplum içindeki birey üzerine yoğunlaşırken Minör Edebiyatlarda durum biraz daha farklı ,yine aile toplum birey üçgeninden ilerlese de mutlaka politikayla , siyasi durumun kırılganlığıyla buluşmak zorunda. Majör edebiyatlar anlatım olarak daha derine dalarken Minör edebiyat bir çeşit örümcek ağı içerisinde belli mesafelerde debelenip durmaktan kurtulamıyor.

Minör Edebiyatın göze çarpan bir özelliği de daima kollektif değerlerle hareket ediyor olması. Etnik ortam kolay kolay kırılamayacak bir çerçeve çizmekten vazgeçmez. Açıkçası herhangi bir cemaat  içerisinde farklılığını ustalık derecesinde konuşturacak bir yazarın çıkması oldukça güçtür...Zira, kollektif değerler adeta balmumu gibi yazarın bütün yeteneklerini ve ayrıksılığını örtüyor. Sonuç olarak yazarın söylediği ya ortak bir olumlama bulmalı ya da siyasi doğrulukla noktalanmalı... Oysa Kafka edebiyatın cemaat üstü bir etkileşim aracı olduğunu bildiği kadar büyük edebiyatların hatta büyük ustaların anlatımında bile bazı sorunlar olduğunun farkındaydı. Yazar-kahraman, anlatıcı-karakter, düşleyen- düşlenilen şeklinde karşımıza çıkan bütün geleneksel edebiyat oluşturma yöntemleri üzerine düşünmek zorunda kaldı. Kendi utangaçlığı ve çevresinin baskıları onu ketlese de ...Yine de Kafka’nın Minör Edebiyatın kollektif zihnini tamamen reddettiğini söyleyemeyiz. Genelleştirmeleri ve bir çok sembolik anlatımında birey bir çeşit Kafkaesk siyasetle buluşur.
Ama kanımca iyi bir edebiyat ister minör ortamda yaratılmış olsun isterse marjinal çizgiden çıkmış olsun evrensel öze dokunduğu ölçüde okuyucusunda kalıcı etki bırakıyor. Bazen yazarlar bunu başardıklarını bile farkında olmuyorlar. Edebiyatın kime ne sunacağı belli olmayan bir gizem olması onun en çekici yönü... Yoksa Kafka arkadaşı Max Brod’dan yazdıklarını yakmasını istemezdi.