4 Eylül 2013 Çarşamba

Mig


Bazen migrene yakalandığımda donuyorum.
İş yapmamak için iyi bahane!... Oradan buradan düşünceler benliğimden akıp gidiyor ve migren bir tünel gibi... Ağrılı bir tünel, her şeyi kendi dar alanından geçiriyor. Kalın bir duvar düşünün nabzı olan bir duvar ve dokunulduğunda titriyor ince ince, kıpır kıpır çakıyor elektrik ... Migren anlarında, diyelim ki yazmak için bir şeyler düşündüğümde bu kelimeleri kafamdan çıkararak kağıdın üzerine düşürecek bir şeyler olsa diyorum kendi kendime. Ama öyle bir şey yok... Hareket etmeden hiç bir şey yapmanın mümkünatı yok. Bu doğanın birinci kuralı. Belki uyku biraz istisna ama onun içinde gözleri kapamak gerekli. Hava 35 derece ve üstüne üstlük tozu dumana katarak gelen migren, o kara tren, durağıma uğramış bir kere.
Şerefsiz salıyor dumanını ve burada konaklıyoruz beyim diyor,4 bilemediniz 5 saat...

Yazmak demişken biraz reklam olacak ama adı S ile başlayan bir tablet markasının S-Pen diye bir aparatı var. Şimdi nereden çıktı bu diyeceksiniz ,ama işte böyle tembellik ve donukluk anlarında alıyorsunuz tableti kalemi yazıyorsunuz ekrana ve anında Word dosyası olarak el yazınızı aktarıyor. İnanın, bir maymun bile matbu dosya yaratabilir bununla. Eliniz klavyeye gitmeden kargacık burgacık yazınız hemen tanınıveriyor. Ben bu tableti almadım, ama yaklaşık 20 küsur yıldır klavye kullanan ve hızlı da yazabilen bir kişi olarak kalem kullandığımda bambaşka şeyler yazabildiğimi de biliyorum.
Teknoloji bu sorunu çözüvermiş. Helal! işte bu duygu beni baştan çıkarabilir.

Ama durun bir dakika, diyelim ki aldık bu tableti (İndirimli hali 840 lira) yazdık da istediğimiz gibi gerine gerine . Elimizde anında Word dosyası da var ....
Peki yazdığım kağıt nerede? Kağıdı geçtim, defterlere yazmakta acayip zevk verir bana... Kendi el yapımı defterlerim var benim J
İşte o yok. Yazı var , kendimce artistik yazım orada duruyor. Tabletin ekranında parlıyor. Ama yazıya hayat veren şey kağıdın varlığı....
Bir arkadaşım bu da sorun mu el yazının çıktısını alırsın dedi. Evet doğru el yazımı print edebilirim şüphesiz...
İyi çözüm! (Biraz hastalıklı bir durum, kabul.)

Ama durun olmaz! Zira mürekkep nerede? Ben yazdığımda genelde dolma kalem kullanıyorum. Bazen yazımın üzerine bu sıcakta terim damlıyor ve mürekkep dağılıyor güzelce J...
Oysa ne yazarsanız yazın isterseniz Tolstoy yazsın klavyenizde, en nihayetinde aldığınız basit bir lazer izi çıktıdır , kağıdı yakmıştır, ırzına geçmiştir...basit bir kağıt yığınıdır, ne bir kitaptır ne de güzelim bir daktilo sayfası...Printerlar adeta yazdıklarımızdan plastik çiçekler üretiyor. Bence olay budur!

İnanın bu hayatta migren haricinde her  şey sahte...
Her şey allanıp pullanmış, kandırıkçılık almış başını gitmiş. Adeta çeldiricilerle dolu bir sınavdan geçiyoruz. 
Şekspirin dediği gibi cehennemdeki zebanileri salmışlar hepsi dünyaya gelmiş ve teknoloji işine el atmış...

Şimdi benim bu migren treni istasyona gelmiş ve makinist  4-5 saat burdayım demişti ya...
Ben de gel yeğenim diyorum, gel hele iki laf edek...
Oy Oy kavlıyor ensemden başlayarak tepemi hakiki, birinci sınıf bir sızı.
Ama hakiki, orijinal...
Sol lobumdan askere uğurlama konvoyları geçiyor...

1 yorum:

  1. Öff, migren... Arkadaşım migrenden bayılmayıp da yazı olarak yazabilseydi halini, demek böyle yazacaktı; geçmiş olsun.

    Kağıt kalemle başka türlü yazıyorum ben de:)

    YanıtlaSil