Bazen migrene
yakalandığımda donuyorum.
İş yapmamak için iyi bahane!... Oradan buradan
düşünceler benliğimden akıp gidiyor ve migren bir tünel gibi... Ağrılı bir
tünel, her şeyi kendi dar alanından geçiriyor. Kalın bir duvar düşünün nabzı
olan bir duvar ve dokunulduğunda titriyor ince ince, kıpır kıpır çakıyor
elektrik ... Migren anlarında, diyelim ki yazmak için bir şeyler düşündüğümde
bu kelimeleri kafamdan çıkararak kağıdın üzerine düşürecek bir şeyler olsa
diyorum kendi kendime. Ama öyle bir şey yok... Hareket etmeden hiç bir şey
yapmanın mümkünatı yok. Bu doğanın birinci kuralı. Belki uyku biraz istisna ama
onun içinde gözleri kapamak gerekli. Hava 35 derece ve üstüne üstlük tozu
dumana katarak gelen migren, o kara tren, durağıma uğramış bir kere.
Şerefsiz salıyor
dumanını ve burada konaklıyoruz beyim
diyor,4 bilemediniz 5 saat...
Yazmak demişken
biraz reklam olacak ama adı S ile başlayan bir tablet markasının S-Pen diye bir
aparatı var. Şimdi nereden çıktı bu diyeceksiniz ,ama işte böyle tembellik ve
donukluk anlarında alıyorsunuz tableti kalemi yazıyorsunuz ekrana ve anında
Word dosyası olarak el yazınızı aktarıyor. İnanın, bir maymun bile matbu dosya
yaratabilir bununla. Eliniz klavyeye gitmeden kargacık burgacık yazınız hemen
tanınıveriyor. Ben bu tableti almadım, ama yaklaşık 20 küsur yıldır klavye
kullanan ve hızlı da yazabilen bir kişi olarak kalem kullandığımda bambaşka
şeyler yazabildiğimi de biliyorum.
Teknoloji bu
sorunu çözüvermiş. Helal! işte bu duygu beni baştan çıkarabilir.
Ama durun bir
dakika, diyelim ki aldık bu tableti (İndirimli hali 840 lira) yazdık da
istediğimiz gibi gerine gerine . Elimizde anında Word dosyası da var ....
Peki yazdığım
kağıt nerede? Kağıdı geçtim, defterlere yazmakta acayip zevk verir bana...
Kendi el yapımı defterlerim var benim J
İşte o yok. Yazı
var , kendimce artistik yazım orada duruyor. Tabletin ekranında parlıyor. Ama
yazıya hayat veren şey kağıdın varlığı....
Bir arkadaşım bu da sorun mu el yazının çıktısını alırsın dedi.
Evet doğru el yazımı print edebilirim şüphesiz...
İyi çözüm! (Biraz
hastalıklı bir durum, kabul.)
Ama durun olmaz!
Zira mürekkep nerede? Ben yazdığımda genelde dolma kalem kullanıyorum. Bazen
yazımın üzerine bu sıcakta terim damlıyor ve mürekkep dağılıyor güzelce J...
Oysa ne
yazarsanız yazın isterseniz Tolstoy yazsın klavyenizde, en nihayetinde aldığınız
basit bir lazer izi çıktıdır , kağıdı yakmıştır, ırzına geçmiştir...basit bir
kağıt yığınıdır, ne bir kitaptır ne de güzelim bir daktilo sayfası...Printerlar
adeta yazdıklarımızdan plastik çiçekler üretiyor. Bence olay budur!
İnanın bu hayatta
migren haricinde her şey sahte...
Her şey allanıp
pullanmış, kandırıkçılık almış başını gitmiş. Adeta çeldiricilerle dolu bir
sınavdan geçiyoruz.
Şekspirin dediği gibi cehennemdeki zebanileri salmışlar
hepsi dünyaya gelmiş ve teknoloji işine el atmış...
Şimdi benim bu
migren treni istasyona gelmiş ve makinist 4-5 saat burdayım demişti ya...
Ben de gel
yeğenim diyorum, gel hele iki laf edek...
Oy Oy kavlıyor
ensemden başlayarak tepemi hakiki, birinci sınıf bir sızı.
Ama hakiki, orijinal...
Sol
lobumdan askere uğurlama konvoyları geçiyor...
Öff, migren... Arkadaşım migrenden bayılmayıp da yazı olarak yazabilseydi halini, demek böyle yazacaktı; geçmiş olsun.
YanıtlaSilKağıt kalemle başka türlü yazıyorum ben de:)