30 Nisan 2013 Salı

Arka Kapak

Roland Barthes 'Yas Günlüğü'nde yalnız kalmanın kendisi için yaşamsal bir şey olduğunu söylüyor. Sessizliğin ve var oluşla baş başa kalmanın yazmaya giden yolda temel bir ortam oluşturduğunu az çok hepimiz biliriz. Barthes bu yalnızlığı sadece bir şey üretmekle bağdaştırmıyor, annesinini ölümünden sonra entellektüel ortamın dışında da yalnız kalmanın getirdiği acıdan ve bununla yüzleşmek zorunda olduğundan bahsediyor. Yas süreci boyunca ıssızlığa çekilmek ve buna duyulan derin ihtiyaç...Bir anlamda annesinin hayatından çıkmış olması kendi varlığının hiçliğini ve artık işe yaramazlığını  belirginleştirmiştir. Yazara göre bu şoku atlatmak için daha çok çalışmak bir şeylerle uğraşarak yas düşüncesini dağıtmak daha beter hiçlik hissetmeye ve ardından depresyona neden olur. Barthes'ın hayatında anne imgesinin bu kadar güçlü yer etmesi onun eşcinselliğini de anlaşılır kılıyor. Freud'un yaptığı bir tespit hemen elimizin altında; anneyle aşırı derecede bütünleşmek ve onu rol model olarak almak bir erkek için eşcinselliğin kapısının aralayabilir.
Bütün bu irdelemeleri bir kenara bırakırsak Yas Günlüğü sıradışı bir kitap ve Barthes'ın kimliğinde  bağlanmanın ve sevgi nesnesinin kaybı karşısından en güçlü beyinlerin bile ne hale gelebildiğini göstermesi bakımından ilginç. 
********

Bu yazım iyi bir arka kapak yazısı olurdu!...Hani böyle heyecanla okumayı düşündüğünüz kitabın arkasında herşeyin özetlendiği,
süngünüzü düşüren yazılar vardır ya, işte onlardan birisi...

2 yorum:

  1. Mevcut arka kapak yazılarını düşününce.. kesinlikle iyi bir arka kapak yazısı olurmuş.

    YanıtlaSil
  2. Şimdi aklıma geldi bir an...Bazı kitaplar da vardır son iki üç sayfası okuyucu not alsın diye ayrılmıştır. Mesel Puşkin okudunuz sonra bilmiş bilmiş not alıyorsunuz ,işte karakterler iyi oturmuş ama konu biraz dağınık mı ne!...peh peh pehhh..

    YanıtlaSil