18 Temmuz 2012 Çarşamba

TadZio

Venedikte Ölüm’ün ilk bölümleri sanatçı ve eseri üzerine oldukça yoğun kısımlar içerir. Başlı başına hikayeden ayrı bir bölüm olarak bile yayınlanabilir ve bu kısmı aşabilen okuyucu gerçekten şanslıdır çünkü hemen ardından belki de edebiyat dünyasının en sıradışı hikayesi yalın bir şekilde açımlanır. İlk bölümdeki yoğun girizgahın nedeni, sanatçı denen kişinin, kitabın sonraki bölümlerinde sergilenen karmaşık ruh halini beklenmedik tercihlerini bağlanmalarını anlamamız açısından önemlidir. Ama kabul edelim ki hiç te çabuk hazmedilecek bir metin değildir ilk bölüm. Özetle şöyle der aslında; eser sahibinin kişisel hayatıyla çağdaş kuşağın genel kaderi arasında gizli bir yakınlık hatta bir uyum bulunmalıdır.
Thomas Mann ilk olarak sanki bir rapor yazar sonra olayın gerçekleştiği bir durumu canlı kanlı anlatır. Romanın kahramanı Aschenbach çoğunlukla ilk bölümde anlatılan tüm karmaşık ruh hallerinin adamıdır Ve öyle aykırı sevgi girdabına girer ki sevginin nesnesi olan erkek çocuk artık sanatçının idealindeki o eşsiz, mükemmel figüre dönüşür ve sanatçıyı önüne katıp gider. Diğer taraftan bende bıraktığı izlenim Aschenbach’ın bu yolda yok olmayı çok umursamadığıdır .Aschenbach aşık olduğu çocuk Tadzio’nun yaydığı ışığa kendini kurban eder ve öyle romantik bir aşkınlık hali geçirir ki bu ölüm den çok Nirvana haline geçiştir; öldüğünde  yüzünde derin uykuda bir adamın gevşek, kendi içine dalmış ifadesi okunmaktadır
İşin garip tarafı yazarın neden dolayı öldüğünü de pek anlayan çıkmaz. Basit bir ecel meselesi olarak görünür bütün herşey…
T.SARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder