11 Kasım 2012 Pazar

Bu ikindi...


&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Burroughs’un metinlerinde bir bütünlük aranmamalı... Genel olarak halüsinasyonlar Beat Kuşağı yazarlarının çoğunda belirgin olarak hissedilir ama Burroughs hem kullandığı uyuşturucular hem de marjinal yaşam tarzı açısından bir bütünlükten çoğu zaman koptuğu için okuyucu da böyle bir şeyin izini sürmez...
Benim Eğitimim- Bir rüyalar kitabın’nda anlatım uzamsız, zamansız, organsız bir beden gibi akıp gider... Yazar uykuda gördüğü her şeyi adeta kusar...Tıpkı Deleuze’ün köksap kavramında öngördüğü gibi sadece özneye sabitlenebilir başka da hiç bir bütünlüğü yoktur yazdıklarının. Kitap, alelacele alınmış notlardan oluşan bir sürü kağıt parçası ve daktiloya tek elle yazdığı kartlardan oluşan bir yığının basılı halidir. Hepsi bu...
Bedeni Burroughs’un rüyalarında kısa varoluşlarla sahneye çıkar. Yazarın gerçek dünyada yaşadıklarını biraz ayrıntılı bilebilseydik belki kısa anlatılarla bize sunulan bu rüyaları bir analize tabi tutabilirdik ama bundan yoksunuz. Sonuç olarak sadece bir rüya seline tanıklık edebiliriz. Hepsi de alacakaranlıkta geçer, sahneler sürekli değişir.
Rüyada diyor Burroghs iki ya da daha çok hikayenin aynı zamanda gerçekleşmesi sık sık olur, fakat insanlar ardışık bir yapı dayatmak eğilimindedir ve bu yüzden biri diğerini takip eder. Eğer gördüğü rüyalarda aynı anda geçen ikili üçlü göndermeleri yazıya dökseydi herhalde bu okunmaz olurdu, sanki bunu yapamadığı için biraz hayal kırıklığı yaşıyor Burroughs. Yine de bu yoğunlukta bir rüyalar bütünü nasıl hatırlanır diye şaşırmıyor değil insan, belki de bazılarımız sırf rüyalarını hatırlamak için yaşıyor.
Yine bir uçak kazası rüyası gördüm diye yazıyor marjinal yazarımız.
Açıkçası bunu bir zamanlar ben de çok sık görürdüm. Uçağın içinde olmazdım, genelde uçak şehrin üzerine düşerdi ve hep bu düşüşler gece olurdu. Havai fişeğini andıran patlamalar arasında kaçardım. Bir de gök taşı dünyaya çarpardı...Bu aralar pek sık görmüyorum ama kesinlikle geri dönecek bu sahne ,eminim...Çünkü bazı rüyaların bizi hiç bırakmadığına inanıyorum,  rüya mahkumluğu denen bir şey var...
Sürreal olan herşey rüyalarla düşlerin birleşiminden oluşuyor. Burroughs çoğu yerde sürreal şiir örneklerini düz metinlerin arasından yeşertiyor;
Dün geceki rüya o zarfın ufku. Eroin boş Nisana baktı. Niçin üzgünsün? Bir kedi takvimine çabucak bir göz atış...Boş ikindi.’
Ama ben en çok şu kısacık cümleyi beğendim ; Aynaya bakıyordum. İki tane yüz, sonra bunları birleştirdim ve kendimi güçlü hissediyorum.’
Rüyalarda aslında benliğimizi birleştiriyoruz gerçek dünyadaki yüzümüz  bize ait yüzde yüz bir şey değil ve uykudayken her şey en vahşi şekliyle bütünleşiveriyor, günahlarla dolu oluyor bu bulanık dünya ama bir o kadar da dürüst...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder