1 Ekim 2012 Pazartesi

zamAn TüneLi


Bu bilgisayarlarda garip bir şey var, eğer yanlış giden bir durum olursa  bilgisayarı geçmişteki bir noktaya geri döndürebiliyorsunuz. Geçmişteki sağlıklı bir noktadan tekrar başlıyorsunuz ve sorun ortada görünmüyor. Bilimkurgu gibi bir şey… İnsanoğlunun hep isteyipte yapamadığı hatayı geri döndürmeye yönelik  o isteğe küçükte olsa bir gönderme… En  tuhaf olan şey ise geçmişe dönmek istediğinizde bilgisayarın size en uygun zamanı söylemesi. Yani düşünün ki yaşlandınız, eskisi gibi gitmiyor, ne vücut ne de akli durum, ve şöyle bir geriye gideyim diyorsunuz ve o ilahi güç diyor ki göndereyim seni 18 yaşına, ya da okulu bitirdiğin o en dinamik haline…22 yaş nasıl, olmadı 23?

Jean Gennette’in edebi kurguyla özellikle Proust’un Kayıp Zamanın peşinde’sini irdelerken belirttiği gibi zamanla oynanan bir oyun bu…Bilgisayarla girdiğiniz ilişkide problem çıktığında ufak bir zaman tüneli numarası sorunu çözüyor, filmi en sevdiğiniz andan başlatıyor sistem.

Bu noktada kafa karıştırıcı olan-en azından benim için yoksa diğer kullanıcıların böyle bir kaygısı yoktur herhalde- bilgisayarda yaşadığımız sorunun neden kaynaklandığını ve ona neyin neden olduğunu pek öğrenemememiz… ve hikayesizlik…

Yani problem anısız ve kişiliksiz bir şekilde yok oluyor.

Bir sorunun kimliksiz bir şekilde çekip gitmesi ürkütücü.

Geride bir hikaye bırakmıyor ve hiçbir ilişki tarihi yaşayamıyoruz. Yani en basit örneklemeyle eskiden alıp bilgisayarı tamirciye götürürdük ya da bu işleri daha iyi bilen bir arkadaşı çağırır yardım alırdık… Ve sistem geri geldiğinde kendini toparlayan bilgisayar hayata dönerdi ,tıpkı eski bir arkadaşın uzun bir hastalığı atlatması gibi tekrar yaşamımızdaki parça yerine otururdu.

Ama şimdi böyle bir öykümüz  yok . Anlatıyı kesintiye uğratmak ve sorunu çözmek ne kadar kolay ve benliği hadım edici bir şey halini almış. Teknolojinin tüm kendini geliştirdiği noktalarda sorun giderilmekle kalınmıyor aynı zamanda sorunun genetiğiyle de oynanıyor…

Bütün büyük anlatılar zamana saygı göstererek onunla zarif bir oyuna girerek büyüklüklerini kanıtladılar. Zamansal deneyimlerimizin her birinde birer şiir yada şair bakışı vardır diyor ya Ricoeur, aynen öyle hissetmek istiyor insan…

 Bence sorunun bıçak gibi kesilip atılarak giderilmesini istememeliyiz sadece bir deneyim yaşamak istemeli insan…

Tüm istediğimiz bu olsun, anlatılar çoğalsın çözümler değil J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder