5 Haziran 2012 Salı

13.7

13.7 milyar yıl önce belki bugün evren oluşmuştu. Çok büyük bir patlamayla yer yerinden çatlamadı zira yer denen şeyin cisimleşmesi bir hayli zaman almıştır. İlk önce sıcaklık ve yoğunluk vardı. Bu iki şeyin nereden geldiğini pek bilen yok yada matematiksel olarak açıklamaya kalkışsak çevremizde bizi dinleyecek pek insan kalmaz. Daha sonra evrenin ilk parçacıkları genişledikçe soğumaya başladılar . Bu ilk patlama ki buna Big Bang demek şu aralar daha çekici geliyor bir çok insana , bir tekillikten geliyor ve kökeninde Le Maitre isminde bir katolik papazın teorileri üzerine dayanıyor. İlk aşamaların ardından evrenini serinlemesi atom altı parçacıklarının oluşmasına yani liseden beri bildiğimiz proton nötron ve elektronların oluşmasına neden oldu. Proton ve nötronların birleşmesi bir kaç dakiaka kadar alırken elektronların bu iki kardeşiyle buluşması binlerce yıl almıştır. Ya da öyle olduğu düşünülüyor. Bir tarafta gelişen bir şey bir kaç dakika alırken diğer taraftaki olayın binlerce yıl alması gerçekten olağanüstü ilginç adeta bir dini hikayeyi ya da kozmik bir masalın en kıvamlı akılda tat bırakan yerini andırıyor. İlk elementler haliyle bu oluşumu izleyiverdiler ana helyumun hidrojenin ve lityumun sayesinde peydahlandılar. Her şey okadar yerli yerinde sahne alıyor ki aklımızda hiç bir soru işareti kalmıyor. Zaten Big Bang yani bam bum teorisi bilimsel olarak iyi test edilmiş bir teori... Kapıyı açan rahip Georges Lemaitre nasıl olduysa tekçil çıkış noktasına sahip bu teoriyi etrafa başarıyla sundu ve hemen ardından Aynştayn'ın görecelilik kuramı teoriyi sağlamlaştırdı. Zira bir bilim adamının dediği gibi LEmaitre iyi bir matematikçi ama felaket bir fizikçiydi. Öte yandan Aynştayn'ın Relativite kuramı görecelilik olarak çevrilebilir. Fizikteki herşeyin göreceli olduğunu vurgulaması açısından çok hoş bir addır bu ve bir o kadar da karmaşanın üstünü örtmek için kullanılır. Ama zaten evren bir karmaşadır. İlerde Kopenhag Yorumu- Copanhagen Interpretation denen şey de her nekadar aynştay'ın çatıştığı adamlar tarafından ileri sürülmüş olsa da evrenin bir çok ölçümde sabit kalamadığını ileri sürmektedirler. Hatta şöyle derler tam olarak : Aynı zamanda sistemin bütün özelliklerini bilmek imkansızdır. Bilinmeyen özellikler olabilirlik kavramı içersinde tanımlanabilirler (Heisenberg Belirsizilik Teorisi). Hatta bu Kopenhag grubu çok hoş bir şey öne sürer ki modern insanı bunalıma sürükleyen hayatın anlamı konusundaki kaygıları bertaraf ederler; Doğanın tanımlanması olabilirlik üzerinedir ve Dalga boyuyla ilintilidir. Gerçek bir bilgelik yatmaktadır bu teoride.Ve bir şey daha patlatırlar ki onu da hemen alıntılayayım: Ölçme hemen ardından oluşan bir çok olasılıktan yalnızca birini ölçer....
Şimdi evrenin oluşumu üzerinde devam ettiğimizde kara madde denen ve evrenin %95'ini oluşturan bir fenomeni es geçemeyiz .Nerdeyse herşey... Henüz neden oluştuğu bilinmiyor. Tam Popper'lık bir durum. Ölçtünüz mü, biçtiniz mi? Ne buldunuz hangi sonuca ulaştınız ve hele bir istisna bulduysanız vay halinize...Bu konuda devam edeceğim .Eğer canınız sıkıldıysa sadece iri olan yazıları okumanız bile yeter.
F. Duru 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder