11 Haziran 2012 Pazartesi

Minimal BorgEs

Borges edebiyat yapmak için başkalarının yazdıklarını alıp farklı bir mekana, düzleme taşımanın yeterli olduğuna inanırdı. Onun bu basit formülü bir bilgelik taşımakta… Yeryüzü üzerinde söylenmedik bir laf olamaz ama olayların bireysel veya toplumsal trajedinin sonsuz varyasyonu vardır. Anlatmak bir metnin yapmak istediği tek şeydir temelde… Anlatıyı söken onun dağınık parçalarını bir araya getirerek bir mozaik oluşturan şey ise okumaktır. Yazı edebi bir metinde her zaman estetik bir kaygı taşır. Türlü oyunlar dökülür yazarın kaleminden çünkü görücüye çıkılır her cümleyle.
Borges artık yepyeni bir yazı tarzının kağıda dökülmesinin pek de mümkün olmadığını, belli başlı dillerin defalarca üretimin ardından adeta pörsüdüğünü ve fazlasıyla dönüştürüldüğünü farkındaydı, modern yazarın elinde kala kala olayın ilginçliği kalıyordu. Belki bu yüzden örneğin Amerikan edebiyatında minimalizmin yükselişine tanık olundu. Yazar ne kadar az söylüyorsa, biçem ne kadar az betimliyorsa, hatta hiç ortada görünmüyorsa, geriye sahnenin ihtişamı ve çarpıcılığı kalıyordu… Geriye kalan bir tiyatro sahnesi değildi, zira o eski edebiyatın görüntüsüydü. Minimalist edebiyattan geriye hızla akıp giden sinema sahneleri, imgelemeyi okuyucuya bırakan mekanik bir anlatım kalıyordu. Romantizm bile dışardan seyrettiğimiz ve en çok da cinsel yönünü merak ettiğimiz bir şey halini alıyordu. Yazarlar her sene bir kitap çıkarıyorlar, bazıları bunu altı ayda bir kitaba kadar vardırıyorlardı.
Borges dilin sınırlarını fark ettiğinde hayal gücünün atını bilinmedik inanışlara ,esoterik hikayelere ve Doğu’nun büyüsüne doğru sürdü. Bu farkındalığın bir kolu ise geniş Amerikan kentlerinin ya da o kentlere benzeyen şehirler inşa etmiş diğer ulusların okuyucularına iki üç kelimelik cümlelerle seslenmeyi tercih etti. Şehir kendi başına dilini yaratmış onu gereksiz gördüğü ayrıntılardan budamıştı. Okuyucunun da sadece hızlı hareket eden bir kentte hızla geçip giden trajedilere, esrarengiz polisiyelere ve bir metronun hızına eş , her durakta farklı insanları indirip bindiren aşklara ihtiyacı vardır.
T.SARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder